ECB başkanı Draghi’nin Perşembe günkü basın toplantısında varlık alım programının kurulda ciddi bir şekilde tartışıldığını açıklaması…
ECB başkanı Draghi’nin Perşembe günkü basın toplantısında varlık alım programının kurulda ciddi bir şekilde tartışıldığını açıklaması Fed, BoJ ve BoE gibi merkez bankalarının yaptığı gibi ECB’den de bir varlık alımı programı gelebilir mi tartışmalarına neden oldu.
Cuma günü Alman basınında çıkan bir haber ise tartışmaları daha da alevlendirdi. Habere göre ECB, 1 trilyon Euro’luk bir varlık alım programının enflasyon üzerinde yaratabileceği etkileri ölçmek amacıyla bazı modellemeler yapıyor. Kullanılan modellere göre 1 trilyonluk program bir yıl içerisinde enflasyonda %02 – %08 arasında bir yükselme sağlayabilir.
ECB’nin daha önce de LTRO’lar yoluyla piyasa ucuz para enjekte ettiğini biliyoruz. Fakat bu program çerçevesinde piyasaya giren para daha çok bankalar tarafından bilançolarını yamamak amacıyla kullanılmış ve reel ekonomiye ve sokaktaki tüketiciye ulaşamamıştı.
ECB’nin diğer merkez bankalarının yaptığı gibi bir varlık alım programına başlaması önünde ise çözülmesi gereken bazı sıkıntılar var. Fed, BoJ ve BoE kendi devlet tahvillerini, yani ABD, Japonya ve İngiltere devlet tahvillerini, alırken ECB’nin sorumluluğu altında 18 üye ülke hükümeti var ve hangi ülkeden ne kadar tahvil alacağı sorusu çözüm bekliyor.
Ortaya atılan çözüm seçenekleri arasında ülke GSİYH’nin Euro Bölgesi’ndeki ağırlığı göz önünde bulundurularak varlık alımlarına gidilebileceği gibi bazı opsiyonlar var. Euro Bölgesi’nin en büyük ekonomisi Almanya tahvilleri en fazla alınacak tahviller olabilecekken, en küçük ekonomisi Malta’nın tahvilleri en düşük ağırlığa sahip olacak.
Yani yönetim kurulu üyelerinden Mersch’in de Pazartesi günü söylediği gibi ECB’nin varlık alım programına kadar önünde uzun bir yol var. Fakat enflasyonun düşmeye devam etmesi ve ECB’nin varlık alımları önündeki teknik ve yasal engelleri temizlemesi bu aracı deflasyonla savaş için ciddi bir seçenek haline getirebilir.