Haftanın en önemli gündem maddesi şüphesiz ABD başkanlık seçimleri olacak. Demokratların adayı Joe Biden ile Cumhuriyetçilerin adayı ve mevcut Başkan Donald Trump seçimlerde yarışacak. İki aday arasındaki yarışta anketlere göre Biden önde gidiyor. Yalnız ABD seçimlerinde yalnızca ülke genelinde ki oy oranlarına göre seçim tahmini yapmak oldukça yanlış. Önemli olan kritik eyaletlerde yeterli delege sayısına sahip olmak… Hatırlanacak olursa 2016 yılında Hillary Clinton, Trump’a göre daha yüksek oy almasına karşılık Trump, kritik eyaletlerde seçimi kazanarak başkanlığa ulaşmıştı.
Peki, bu eyaletlerde son durumda ne?
En son açıklanan The New York Times / Siena Collage anketinde Biden, rakibi Trump’ın 2016 yılında kazandığı Florida, Arizona, Wisconsin ve Pennyslyvania’da önde gözüküyor. Delege sayısı olarak Florida ve Pennyslyvania oldukça önemli eyaletler. Anketlere göre bu eyaletlerde Biden ortalama %51 Trump ise %46 oy oranına sahip.
Tarihin en önemli seçimlerinden birisini gerçekleştirecek olan ABD’de seçim sonuçları piyasaları nasıl etkileyebilir? Genel hatları ile açıklamak gerekirse;
- Demokratlar daha güvercin tarafta duruyor. Yani daha yumuşak politikalar güdebilirler. Örneğin; ABD – Çin arasında ki ticaret savaşının sonlanacağına dair beklenti yok. Fakat Biden önderliğinde diyaloğa daha açık bir sürecin oluşabileceği bekleniyor. Bu durum piyasalar açısından pozitif…
- Biden’ın seçimi kazanması durumunda kurumlar vergisinin %21 seviyesinden %28 seviyesine yükselmesi bekleniyor. Fakat korna virüsünün ekonomilerde oluşturduğu tahribatı göz önünde bulundurduğumuzda bu karar için aceleci olunmayabilir. Yine de Biden’ın vaatlerini baz aldığımızda altyapı harcamaları, yenilenebilir enerji, teknoloji yatırımları, sağlık hizmetleri ve eğitim harcamalarına yönelik adımlar reel ekonomiyi destekleme açısından önemli olacak.
- Soru sadece seçimi Biden mi yoksa Trump mı kazanacak kadar basit değil. Bunun yanında senatonun Demokratlara geçip geçmeyeceği de çok önemli. Hali hazırda Temsilciler Meclisi Demokratların elinde bulunuyor. Senatonun da Demokratların kontrolüne geçmesine piyasa mavi dalga ismini vermiş durumda. Bu gelişmenin gerçekleşmesi güçlü bir teşvik programının hızlı bir şekilde çıkacağı izlenimini destekleyecektir. Bu sayede ABD tahvil getirilerinde yükseliş ve ABD dolarında ise geri çekilme oluşabilir.
Cumhuriyetçiler tarafından konuyu incelersek;
- Cumhuriyetçiler daha şahin tarafta duruyor. Yani keskin ve saldırgan politikalar benimsemiş durumdalar. Zaten Trump’ın başkan olduktan sonra yapamaz denileni yapmaya başlaması ve piyasa reaksiyonu hala hafızalarda. Trump’ın seçimi kazandığı bir ortamda ABD – Çin ticaret savaşında yeni gerginlikler oluşabilir. Bunun yanında AB ile yeni bir ticaret savaşanın başlama ihtimali de güçlenecektir.
- Senatonun Cumhuriyetçilerin kontrolünde ve Temsilciler Meclisi’nin de Demokratların elinde tutulması ile Trump’ın başkan seçilmesi ( mevcut durumun korunması ) piyasalar açısından hafif olumlu olabilir. Bu sayede Trump’ın düşük vergi ve gevşetilmiş düzenleme politikaları piyasalara destek verebilir. Yalnız teşvik paketine ilişkin anlaşmazlığın devam etme olasılığı güçlenecektir. Yine de seçimlerin hemen ardından ek teşvik paketinin kongreden geçeceğine yönelik beklentiler oldukça güçlü.
Tüm bu gelişmelerin yanında piyasaların önündeki en büyük risk ABD seçimlerinde kesinleşen sonucun açıklanmasının zaman alması olacak. Bilindiği gibi korona virüsü nedeniyle posta yolu ile oylama gerçekleştiriliyor. Şu ana kadar 93 milyondan fazla oy kullanılmış durumda. Trump, bu duruma seçim sonuçlarına hile karışabileceği için sert eleştiriler getiriyor. Hatta seçimi kaybetmesi durumunda sonuçlara itiraz edeceğini ve barışçıl bir yol ile görevi devretmeyeceğini beyan etmesi piyasada risk unsuru bir hayli artırdı. Dolayısıyla seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar kesin sonuç için süreyi haftalar boyunca uzatabilir. Böyle bir durum yüksek belirsizlik anlamına geleceği için piyasaların en istemediği senaryo konumunda bulunuyor. Bu riskin düşük olmadığını da net olarak ifade etmek gerek.