Petrolden Kimler Kazandı Kimler Kaybetti?
Petrol söz konusu olduğunda bilmeden, değinmeden geçemeyeceğimiz bir nokta varsa o da OPEC’tir yani petrol ihraç eden ülkeler birliği ya da organizasyonu diyebiliriz. OPEC 1960 yılında petrol ihraç eden ülkeleri birleştirmek ve çıkarlarını korumak amacıyla kurulmuştur. Bu birleşik cephenin asil amacı Batı’da ki petrol şirketlerinin petrol fiyatlarını aşağıya çekmeye çalışmasına karşı durmaktır. OPEC’in ilk üyeleri İran,Irak, Kuveyt ve Venezüela’dır. İlk kuruluşundan bu yana OPEC genişlemesini yedi ülkeyle sürdürmüştür. Bunlar Cezayir, Angola, Endonezya, Libya, Nijerya, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’dir. Bu 12 ülke dünyadaki petrol rezervinin üçte ikisine sahiptir. Bu organizasyon gücünü 70’lerde göstermiştir. Ortadoğu’da Yom Kipur savaşı başladığında göstermiştir. Amerika Birleşik Devletleri İsrail’i Mısır ve Suriye’ye karşı koruma altına aldığında, OPEC buna bir cevap vermek istedi. ABD ve Avrupa’lı müttefiklerine karşı petrol ambargosu başlattı. Bu ambargo 19 Ekim 1973’ten 17 Mart 1974’e kadar sürdü.
OPEC’e kısa bir bakış attıktan sonra petrol tüketimine yönelebiliriz. Dünyada üretilen petrol kimler tarafından tüketiliyor? Hepimizin tahmin edebileceği gibi Dünyanın en büyük ekonomisine sahip ABD dünyada günlük üretilen petrolün %25’ ini yani tahmini olarak 80 milyon varil tüketmekte. “ABD petrolde Orta Doğu’ya bağımlıdır.” cümlesi sık sık medyada karşımıza çıksa da tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. ABD’nin tükettiği petrolün 34%ü 50 eyalette bulunan petrol rezervlerinden karşılanmaktadır. ABD’ye en çok petrol ihraç eden ülke Kanada’dır, ikinci sırada Suudi Arabistan gelmektedir. Avrupa Birliği’de günlük 14,5 milyon varillik tüketimiyle Dünya petrol rezervlerinin büyük bir kısmını kullanmaktadır. Diğer büyük tüketiciler ise kurulu oturmuş ekonomileriyle Japonya, Kanada ve Güney Kore üst sıralarda yer almaktadırlar.
Ancak bir pazar var ki dünya petrol tüketiminde çok büyük bir rol oynayacak o da Çin. Şu anda Çin dünya petrol tüketiminde üçüncü sırada bulunmasına karşın kendi dinamikleri ve hızlı büyüyen ekonomisiyle Çin’in petrol tüketiminin katlanarak büyüyeceği görülüyor. Çinli analistlere göre Çin’in petrol talebi senede 7,5%’luk bir büyüme gerçekleştirecek. Ayrıca Brezilya ve Hindistan gibi büyümekte olan ülkelerden gelen taleplerde geçmiş yıllarda petrol fiyatlarında yaşanan yükselişte büyük pay sahibidir.
Yukarıda petrolün dinamiklerini kısaca inceledikten sonra artık son zamanlarda petrolde yaşanan dramatik düşüşü ele alacağız. Bu düşüşün sebebi ne? Kimler bu durumdan hoşnut? Kimler zararda? Petrol politikaları neler?
Geçtiğimiz dokuz ayda global petrol fiyatları sert düşüşler gerçekleştirdi. Bu düşüşler petrol tüketicisi ülkeleri sevindirirken, bir çok petrol ihracatçısı ülkenin gelirlerinde açıklar oluşturdu. 2010’dan 2014’ün ortalarına kadar petrol fiyatları $110 çevresinde stabil bir seyir izledi. Fiyatlar 2009’dan beri görmediği seviyelere geldi ve $50’ın altını gördü. Bu düşüşün iki yönlü sebebi var. Bunlardan biri sönük olan ekonomik büyüme, bir diğeri ise inişli çıkışlı bir tutum sergileyen ABD üretimi. Bütün bunlara ek olarak OPEC’in üretimi düşürmemesi de en büyük sebep diyebiliriz.
Rusya Dünyanın en büyük petrol ve gaz üreticilerinden biri. Rusya ekonomisi enerji gelirlerine bağımlı. Petrol ve gaz ürünleri Rusya’nın ihracatının 70%ini oluşturmakta. Rusya sıkıntıda olan rubleyi korumak için çarpıcı faiz artışı gerçekleştirip faizlerini 17%’ye çıkardı. Petrol fiyatlarındaki her $1 düşüşte Rusya’nın kaybı 2 milyar dolar olarak gerçekleşmekte ve fiyatlar herhangi bir iyileşme sağlamazsa Rusya ekonomisi 2015’te en az 0,7%lik bir daralma yaşayacak. Bunlara rağmen Rusya üretimini kısmayacağını teyit etti. Rus Enerji Bakanı Alexander Novak Rusya’nın üretimini kısması durumunda, ithalatçı ülkelerin üretimlerini arttıracağını ve bunun Rusya’nın pazarını kaybetmesiyle sonuçlanacağını düşünüyor.
Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı ve OPEC’in en etkili üyesi olan Suudi Arabistan kendi üretimini düşürerek fiyatlarda bir toparlanma yaratabilir. Ancak bunu yapmak istediğini pek söyleyemeyiz. Bunun iki sebebi olabilir. Bunlardan bir tanesi OPEC üreticileri içinde bir disiplin aşılamaya çalışıyor olması, diğeri ise ABD’de gelişmeye başlayan kaya gazı ve petrolünü baskı altına almak istemesi. Eğer belirli bir süre petrol fiyatlarının düşük seyretmesi yüksek maliyetle üretim yapan bazı üreticileri üretimi durdurmaya zorlarsa uzun vadede Riyad yönetimi pazar payını arttırmayı düşünüyor olabilir. Suudiler için uzun dönemde fiyatların $85 seviyesine tırmanması gerekmektedir.
Suudi Arabistan dışında diğer Körfez ülkeleri Kuveyt ve BAE gibi hatırı sayılır bir döviz rezervine sahipler ve petrol fiyatları nedeniyle oluşacak açıklarını bir kaç yıl bu döviz rezervleriyle sürdürebilirler. Diğer OPEC üyeleri İran, Irak ve Nijerya ise büyük nüfuslarından kaynaklanan iç talep sayesinde kendilerini şimdilik koruma altına almış gözüküyorlar. Ancak uzun vadede bunun sürdürülebilir olmayacağı çok açık.
En önemli noktaya geldiğimizde karşımıza Kuzey Amerika yani Kanada ve ABD çıkmakta. Kuzey Amerika’da Petrol üretimindeki artış özellikle ABD’deki gerçekten sarsıcı. Kaya gazı teknolojisiyle ABD petrol üretimi son 30 yılın zirvesinde. Kaya gazı üreticilerinin maliyetleri geleneksel üretimden daha yüksek olmasına karşın çoğu üretici borçlarını ve diğer maliyetlerini çıkarmak için pompalamaya devam edecekler.
Avrupa’da başı çeken ekonomilerin karakteri düşük enflasyon ve düşük büyümedir. Düşük fiyatlardan gelecek her türlü menfaati zaten eleştiri altında olan yönetimleri tarafından iyi karşılanacaktır.
Çin yakında en büyük petrol ithalatçısı olacağı düşünüldüğünde düşen petrol fiyatlarından hoşnut olsa gerek. Ancak bu düşüşe rağmen ekonomideki yavaşlamanın önüne geçemediler.
Japonya kullandığı bütün petrolü ithal ediyor. İlk bakışta düşük fiyatlar onlar için büyük nimet olarak gözükebilir ama durum biraz karışık çünkü deflasyonla boğuşan Japonya için yüksek enerji fiyatları enflasyonu yükseltmeye yardımcı olmaktaydı.
Sonuç olarak büyük resime baktığımızda düşük fiyatlardan rahatsız olanlar üreticiler. Ancak onlarda üretimlerini kısıp fiyat arttırmaya yanaşmıyorlar çünkü pazar paylarını kaybetmekten korkuyorlar. Zaten bu yöntem daha önce 80’lerde Suudi Arabistan tarafından denendi. Suudiler üretimlerini belirgin bir şekilde düşürdü ve fiyatların artmasını bekledi ama fiyatlarda kayda değer bir değişim olmadı hatta onlar için kötü sonuçlandı. . Diğer ürünlerden farklı olarak petrol fiyatları tamamen arz, taleple ve pazar hassasiyetiyle belli olmuyor. Petrol futureları spekülatörlerce sıkça kullanılıyor ve bunun fiyatların belirlenmesinde dominant bir etkisi var. Diğer emtia piyasalarında oluşan konjonktürel trendlerde bu fiyatlarda rol oynuyor. En nihayetinde fiyatların nasıl belirlendiğine bakmaksızın petrol daha uzun ve öngörülebilir bir gelecek için yüksek talep görecektir.
Burada yer alan yatırım bilgi, yorum ve tavsiyeleri yatırım danışmanlığı kapsamında değildir.