Kasım ayına Türk Lirası’nda yaşanan sert değer kayıpları damga vurmuştu ve Trump sonrası yükselen Dolar endeksi üzerine Fed’in faizleri daha rahat artırabileceği algısının güçlenmesi ve Türkiye’de yaşanan iç sorunlar Dolar/TL ve Euro/TL’yi rekor üzerine rekora taşımıştı.
TCMB 24 Kasım’daki toplantıda beklentilerden fazlasını yaparak faiz koridorunun üst bandını 25, politika faizini ise 50 baz puan artırmış ve alt bandı sabit bırakmıştı. TCMB karar metninde ise kurlardaki oynaklıkların ve küresel belirsizliklerdeki artışların enflasyon görünümünde yukarı yönlü risk oluşturabileceğine dikkat çekmişti.
Dün Rus Büyükelçisinin silahlı saldırıda hayatını kaybetmesi ile birlikte yeniden 3.5360 üzerine kadar yükselen kur, bugün Dolar endeksindeki yükselişe rağmen 3.50’lere doğru gevşiyor. TCMB’nin ise bugün üst bantta ve politika faizinde 25’er baz puan faiz artırması en büyük beklenti. Beklentide gelecek olan faiz artışlarına kur ilk tepki olarak aşağı yönlü bir tepki verse de etkisi çok da kalıcı olmayabilir.
Çok düşük ihtimal olan beklenti hayata geçer ve TCMB faizleri değiştirmezse bu sefer kurda 3.55’e doğru ve buranın kırılmasına Dolar endeksindeki yükseliş de eşlik ederse 3.60’lara doğru bir atak hatta önümüzdeki günlerde yeni rekorlar gelebilir.
Beklenti üzeri bir faiz artışı ise TL için son derece olumlu karşılanacaktır ve Dolar/TL’de kademeli olarak 3.45’lere doğru bir düşüş görebiliriz. Ancak bu hamle kurdaki yükselişin hızını kesse de uzun vadede yönünü değiştirir mi? Bizce zor. Yani hangi senaryo hayata geçerse geçsin TCMB’nin tek bir hamlesiyle mevcut ortamda Dolar/TL’nin kısa vadede yaşanacak olan geri çekilmelerin dışında düşüşe geçmesi son derece güç.
Kısacası global bazda değer kazanan Dolar’ın yanında yurt içinde artan jeopolitik riskler ve siyasi belirsizlikler ile dolu bir ortamda TCMB’nin bağımsızlık tartışmaları ortadan kalkmadan, siyasi-jeopolitik riskler ortadan kaybolmadan ve yapısal reformlara ağırlık verilmeden kurlarda kalıcı bir düşüş beklemek çok da gerçekçi olmayacaktır.